Cemal Süreya Sözleri


Kısa ve anlamlı Cemal Süreya sözlerini çeşitli kaynaklardan derleyerek sayfamıza ekledik. Şimdi sizlerde sosyal medya hesaplarınızda, özellikle Instagram, Facebook ve Twitter hesaplarınızda paylaşabilirsiniz.

Cemal Süreya Sözleri Kısa ve Anlamlı

Ah ayrılık, bir tek seninle ayrılamadık.

Daha nen olayım isterdin, onursuzunum senin!

Özlemek, ölmekten sadece iki harf fazla be çocuk.

Baktım gülüşünden güzel şiir olur, ben de sevdim gitti.

Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.

Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık “sevda” da boğulur.

Sesinde ne var biliyor musun? Söyleyemediğin sözcükler var.

Okyanusta ölmez de insan, gider bir kaşık sevda da boğulur.

Yüreğine giden bir bilet kes, cam kenarı değil can kenarı olsun.

Ne ikna edici bir intihar biçimidir; şimdi seninle göz göze gelmek.

An ki fıskiyesi sonsuzluğun, keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Kim demiş aşk uğruna ölmek zor? Uğruna ölünecek aşk bulmak zor.

Ben nerde bir çift göz gördümse tuttum onu güzelce sana tamamladım.

Annesinden dayak yediği halde, yine anne diye ağlayan bir çocuktur aşk.

Nazar değmesin diye mi kurşun döküyordu kalleşler masum çocuklara?

Biz kırıldık daha da kırılırız. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza.

Bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi.

Düşenin dostu olmaz’ derler kimileri. Sanki ayakta olanın dostu çokmuş gibi.

Hiç kimseyi, rüyanda görecek kadar sevme. Çünkü o zaman uyusan da geçmez.

Öyle büyümüş ki içimizdeki yalnızlık. Sevilmeyi beklerken, beklemeyi sevmişiz.

İkinci bir parıltı var senin bakışlarında. Keşke yalnız bunun için sevseydim seni.

Öylesine sevdim ki seni, öylesine sensin ki! Kuşlar gibi cıvıldar, tattırdığın acılar.

Konuşmuyor, anlatmıyor diye hissetmiyor sanmayın. Kimisi içine atar çığlıklarını.

Gölgene bak, beni anlamak istiyorsan; O kadar yakın, ama sana asla dokunamayan.

Bazen diyorum ki ne olacak söyle gitsin. Sonra diyorum söyleyince ne olacak sus bitsin.

Birer birer, seve seve çıktığım aşk basamaklarını; onar onar, söve söve iniyorum şimdi!

Madem sevmiyorsun o zaman sahip çık gözlerine! Dönüp dolaşıp değmesinler gözlerime.

Acı çektikçe insan olgunlaşırmış. Yalan be! İlk önce kalbin kırılır, sonra çürümeye başlarsın.

Ellerim ceplerimde yürüyorum. Ve ben ne zaman bir şiir duysam, şahadet getiririm, ölürüm.

Aslında ayrılıklar değil de, gidenin sevmediği halde seviyorum demesi en çok koyuyor insana.

Önce sevdiğiniz terk eder sizi, ardından uykunuz. Sonra ne sevdiğiniz geri gelir ne de uykunuz.

Gider gibi yapmadım ben, ya kaldım ya gittim. Sen ise kalır gibi yaptın, ama gittin ve ben bittim.

Sen dedi; intihar gibisin. Hem herkes tarafından bir kez düşünülen hem de cesaret edilemeyen.

Sana seni seviyorum dediğim kadar, anneme peki anneciğim deseydim; hazırdı cennetteki yerim.

Üşüyor musun? Üzülme be! Gel yanıma. O kadar yaktın ki canımı; ısınırsın. Üşümezsin bir daha.

Uğraşmayı bırak artık dünle ve dünündekilerle. Bir de hep yanında olanlarla yarına bakmayı dene.

Bir kâğıda sensizlik yazdım. Yine de çok hoşuma gidiyor. Çünkü sensizlik kelimesi bile senle başlıyor.

Bazen öyle yorar ki aşk insanı, bıktırır hayattan. Ve kapayınca gözlerini bir daha açmak istemez insan.

Unutsun beni demişsin bu bana imkânsız geliyor. Çünkü unutmam için önce seni hatırlamam gerekiyor.

Çok yoruldum sevgili; daha fazla yorma beni. Ben fazlasıyla ödedim zaten, uğrunda kaybettiklerimin bedelini.

Cevap veriyorum zamanla her şey geçer diyen akıllılara geçen tek şey zamandır anlayan, anlatsın anlamayanlara.

Küçükken aldığım dışı güzel içi hep çürük çıkan elmalı şekerler gibisin. Aranızdaki tek fark o elmalı, Sen ise el’malı.

Senin çelme taktığın yerden başlıyorum hayata. Varsın yara içinde kalsın dizlerim, yüreğim kadar acımaz nasıl olsa.

Bir isteğim var sadece senden, onun kokusunu al getir, onu saçlarını al getir, hatta mümkünse onu al getir bana rüzgâr.

Kimseyi suçlama, suçlanacak biri varsa o da sensin. Sonuçta o sana küçük bir umut verdi, sen ise ona her şeyini verdin.

Sen bakma benim bu kadar hüzünlü şeyler yazdığıma, ben çok gülerim. Ve gülerken hiç kimse yalan olduğunu anlayamaz.

Mutlu olmanın yolunu, karşıdakini mutlu etmek sanıyorduk. Yanıldık! Çünkü ne kadar mutlu ettiysek, o kadar yalnız kaldık.

Zaman lazım sadece unutacaksın! Nasıl unuttuysan çocukluğunu, kırılan oyuncaklarını. Kırılan kalbini de öyle unutacaksın.

Annem gözyaşları için ekmek kırıntısı gibi değerlidir derdi. Üstüne basıp geçenlerin çarpılışını görmek için bekliyorum seni.

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler. Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.

Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.

Denir ya aşk iki kişilik, yalan! Aşk bile bile delilik. Bide hayat müşterektir denir. Buda yalan çünkü aşk acısı hep tek kişilik.

Keşke şöyle yapsaydım belki severdi deme. O senin için ne yaptı da sevdin sanki? Akıl işi değil, gönül sevdi mi gerisi bahane.

Küçükken anneme mezarlıktan korkuyorum dediğimde ölüden değil diriden kork demişti. Zamanla anladım ki annem yine haklıydı

Hayat benimse eğer kimse karışamaz ve biliyorum ki herkesle dost olunmaz. Aşka gelince bir kere sevdim işte, bir daha işim olmaz.

Üzülme değmez sözünü duymaktan sıkıldım. Değmeyenlere zaten üzülmem. Üzüldüğüm şey Değmeyenlere. Yüreğimin değmiş olması.

Kaldı işte; çayımız bardakta. Çocukluğumuz sokaklarda. Mutluluğumuz kursağımızda. Sevdiklerimiz uzaklarda. Gülüşlerimiz fotoğraflarda.

Hayatta gözyaşlarımı hak edecek bir insan görmedim. Ya benim gözyaşlarım gereksiz, ya da uğruna gözyaşı döktüğüm insanlar değersiz.

Biliyorsun, ben hangi şehirdeysem yalnızlığın başkenti orası. Ve yine sevgili çocuk, biliyorsun, kişi tutkularıyla yalnızlığını adlandırıyor o kadar.

Biliyorum sana giden yollar kapalı! Üstelik sende hiçbir zaman sevmedin beni. Ne kadar yakından ve arada uçurumlar, insanlar, evler aramızda duvarlar gibi.

Seni soruyorlar. Öldü mü diyeyim yoksa dönecek mi? İkisi de imkânsız değil mi? Çünkü biliyorum; asla geri dönmezsin ve biliyorsun; sen benim için asla ölmezsin!

Cemal Süreya Aşk Sözleri

Cemal Süreya’nın içinize işleyecek en anlamlı aşk sözlerini bir araya topladığımız sayfamızı incelemeye başlayın.

Ne ikna edici bir intihar biçimidir; şimdi seninle göz göze gelmek.

Sana rastladığım gün susuzdum, yalnızdım bir çırpıda içtim gözlerini.

Keşke birini tam kaybetmeden, ona olan tüm sevgimizi haykırabilsek.

Yanındaki seni mutlu ettiği sürece kalsın hayatında, zorlama kendini.

Dokunulmasa da, görülmese de; kalpte yer verilir bazısına, nedensiz!

Ertesi gün sana kavuşmayacağım için, uyumadığım geceler var benim.

Annesinden dayak yediği halde, yine “anne’ diye ağlayan bir çocuktur aşk.

Evet, gün geliyor bıkıyorum senden, ama İstanbul’dan bıkmak gibi bir şey.

Oyuncağın kırıldı diye üzülme çocuk. Büyüyünce kalbin paramparça olacak.

Sen yüzüne sürgün olduğum kadın, karanlık her sokaktaydın, gizli her köşedeydin..

Cemal Süreya Şiirleri

Cemal Süreya’nın en popüler, en anlamlı aşk şiirleri kısa ve etkileyici şimdi esozlerim.com adresimizde titizlikle derlendi. Şimdi incelemeye başlayabilirsiniz.

Aşk

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı,
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun oturmuştu
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu

Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullular
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydiki sevmek
Ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bırakasalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik

Üvercinka

Böylece bir kere daha boynunlayız sayılı yerlerinden
En uzun boynun bu senin dayanmaya ya da umudu kesmemeye
Laleli\’den dünyaya doğru giden bir tramvaydayız
Birden nasıl oluyor sen yüreğimi elliyorsun
Ama nasıl oluyor sen yüreğimi eller ellemez
Sevişmek bir kere daha yürürlüğe giriyor
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Aydınca düşünmeyi iyi biliyorsun eksik olma
Yatakta yatmayı bildiğin kadar
Sayın Tanrıya kalsa seninle yatmak günah daha neler
Boşunaymış gibi bunca uzaması saçlarının
Ben böyle canlı saç görmedim ömrümde
Her telinin içinde ayrı bir kalp çarpıyor
Bütün kara parçaları için
Afrika dahil

Senin bir havan var beni asıl saran o
Onunla daha bir değere biniyor soluk almak
Sabahları acıktığı için haklı
Gününü kazanıp kurtardı diye güzel
Bir çok çiçek adları gibi güzel
En tanınmış kırmızılarla açan
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Birlikte mısralar düşürüyoruz ama iyi ama kötü
Boynun diyorum boynunu benim kadar kimse değerlendiremez
Bir mısra daha söylesek sanki her şey düzelecek
İki adım daha atmıyoruz bizi tutuyorlar
Böylece bizi bir kere daha tutup kurşuna diziyorlar
Zaten bizi her gün sabahtan akşama kadar kurşuna diziyorlar
Bütün kara parçalarında
Afrika dahil

Burda senin cesaretinden laf açmanın tam da sırası
Kalabalık caddelerde hürlüğün şarkısına katılırkenki
Padişah gibi cesaretti o alımlı değme kadında yok
Aklıma kadeh tutuşların geliyor
Çiçek Pasajı\’nda akşam üstleri
Asıl yoksulluk ondan sonra başlıyor
Bütün kara parçalarında
Afrika hariç değil.

Sizin hiç babanız öldü mü?

Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?

8.10 Vapuru

Sesinde ne var biliyor musun
Bir bahçenin ortası var
Mavi ipek kış çiçeği
Sigara içmek için
Üst kata çıkıyorsun

Sesinde ne var biliyor musun
Uykusuz Türkçe var
İşinden memnun değilsin
Bu kenti sevmiyorsun
Bir adam gazetesini katlar

Sesinde ne var biliyor musun
Eski öpüşler var
Banyonun buzlu camı
Birkaç gün görünmedin
Okul şarkıları var

Sesinde ne var biliyor musun
Ev dağınıklığı var
İki de bir elini başına götürüp
Rüzgarda dağılan yalnızlığını
Düzeltiyorsun

Sesinde ne var biliyor musun
Söylemediğin sözcükler var
Küçücük şeyler belki
Ama günün bu saatinde
Anıt gibi dururlar

Sesinde ne var biliyor musun
Söyleyemediğin sözcükler var.

Yorum yapın