Dostoyevski Sözleri


Rus roman yazarı Fyodor Dostoyevski’nin Suç ve Ceza kitabından alıntıları ve en popüler Dostoyevski sözlerini kısa ve uzun şekilde tek sayfa altında derledik;

Dostoyevski’nin Unutulmaz Sözleri

Acıda hazların en tatlısı saklıdır.

Zamana güven her şey unutulur.

Çocuk dünyanın en büyük saadetidir.

İyi insan gülüşünü sevdiğiniz kişidir.

Tanrı olmasaydı her şey mübah olurdu.

Kadın her şeyi gören gözü bile aldatır.

Ancak acı çekerek kendimizi bulabiliriz.

Sevgi ile kin kalpte uzun süre barınamaz.

Her şeyi anlıyorum ve bu beni öldürecek.

Elindeki güç kadar oluyor insanın isyanı da!

Aşk olduktan sonra saadetsiz yaşanabilir.

İnsanın aklı çoğaldıkça can sıkıntısı artar.

Sevgi her zaman karşılık görür kin de öyle.

Şurası açıktır ki biz sevgiyi acıya bulayarak severiz.

Yitirilen şey geri gelmez. Ağızdan çıkan söz de öyle.

Yanlış kişiden samimiyet beklediğin an kırılıyorsun.

Niyeti iyilik olan karşılaştığı kötülüğe takılıp kalmaz.

Her insan herkes karşısında her şeyden sorumludur.

Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.

Bu dünyadaki en zor şey kendi kendine sadık kalmaktır.

Yeryüzünde tek bir çocuk dahi acı çekiyorsa Tanrı yoktur!

Hayata yeniden başlasaydım saniyelerin nabzını tutardım.

Hayatta hep mutlu olursam hayalini kuracak neyim kalır?

Birisini sevmek; onu Yaratıcı’nın kastettiği şekilde görmektir.

Bazı insanların düşmanlığı dostluklarından daha yararlı oluyor.

Her şey üstüne üstüne geliyorsa belki de sen ters gidiyorsundur.

Başkaları için kendinizi unutun o zaman sizi de hatırlayacaklardır.

İnsanın ruhunu yücelten acı ucuz bir mutluluktan daha değerlidir.

Erkek ulaşamadığı kadını lanetler. Kadın ulaşamadığı erkeğe aşk der.

Sadece hayat veren değil hayat verip hak eden baba adını taşıyabilir.

İnsanca davranabilmek çoğu zaman en etkili ilaçtan bile daha tesirlidir.

Kolay bulunan bir sevgi mi yoksa insanı yücelten bir acı mı daha önemli?

Hiçbir zaman doğru insan çıkmaz karşına. Ya zaman yanlıştır ya da insan.

Bir anlık mutluluklar değil mi yaşamı bunca güzel bunca yaşanılası kılan?

Bence gerçekten büyük insanlar dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.

Acı ve üzüntü engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur.

Yeni bir adım atma yeni bir kelime söyleme insanların en fazla korktuğudur.

İnsanların birbirini tanıması için en iyi zaman ayrılmalarına en yakın zamandır.

Evlenme boşanma işi sırf kadınların elinde olsaydı bir tek nikâh sağlam kalmazdı.

İnsanoğlu çok derin bir varlıktır. Ben tanrı olsaydım bu kadar derin yaratmazdım.

Üzülmek ve acı çekmek büyük bilinçler ve derin yürekler için her zaman zorunludur.

Bil ki mutlu son diye bir şey yoktur. Çünkü bir şeyde son varsa orada mutluluk yoktur!

Yaşamdan korkmayın çocuklar. İyi doğru bir şey yaptığınız zaman yaşam öyle güzel ki.

Tok olan açın halinden anlamaz derler; ama bazen aç olan da açın halinden anlamıyor.

Kalbi olup da aklı olmayan bir kadın aklı olup da kalbi olmayan bir kadın kadar mutsuzdur.

İnsanın yaptığı yanlışlardan en büyüğü başkaları karşısında gülünç olmaktan korkmasıdır.

Yeryüzünde baş kaldıranları her zaman yenecek üç güç vardır bunlar mucize sır ve otoritedir.

Gülüş ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. Yalnız çocuklar kusursuz bir gülüşle gülmesini bilirler.

Bir insan umudunu yitirir ve amaçsız kalırsa sırf can sıkıntısı bile onu bir hayvana çevirebilir.

Mutlu olmanın iki yolu var Ya isteklerinizi azaltacaksınız ya da imkânlarınızı zorlayacaksınız.

Gerektiği zaman ağlamaktan çekinme. Çünkü gözyaşları söyleyemediklerini söylemek içindir.

Hayatımızda en yüce en güçlü en faydalı dayanağımız ana baba evinden kalan hatıralarımızdır.

Yalan öyle nüfuz etmiş ki insanların diline doğruyu söylemek gerekirse diye bir cümle kalıbı var.

Bir insanın hayatının ikinci yarısı ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir.

Zerrece suçum olmadığı halde birtakım düşler kurarak kendi kendimi suçlu bulduğum olmuştur.

İnsanın kendisinden yüz çevirmeye dünyada olup bitenleri görmemezlikten gelmeye hakkı yoktur.

Acı ve acı çekme büyük bir zekaya ve duyarlı bir yüreğe sahip kişiler için her zaman kaçınılmazdır.

Kadın her ihtiyacını karşılayacak tek bir erkeği ister. Erkek ise tek ihtiyacını karşılayacak her kadını.

Gururlu bir insan ancak kendini bilen ve kendini büyük bir titizlikle sorgulayıp küçümseyen insandır.

Dostoyevski Sözleri Tumblr

Rahatlıkla mutluluk olmaz. Mutluluk acıyla elde edilir. İnsanoğlu hayata mutlu olmak için gelmemiştir.

Bir kadının yaşamı; herhangi bir erkeğe boyun eğip bağlanmak için bir arayıştan başka bir şey değildir.

Eğer karşındaki kişi kadınsa yapacağın hamleyi iki kere düşünmen gerekir. Çünkü o hep bir adım öndedir.

Bir ağacın önünden onu sevmeden onun var oluşundan mutluluk duymadan geçilebileceğini aklım almıyor.

Aslında insanı en çok acıtan şey hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır.

İnsan gayeye ulaşmak için çalışmayı sever fakat ulaşmayı pek istemez; bu hal hiç şüphesiz çok gülünçtür.

Sizi kırdım ama biliyorum; eğer seviyorsanız kırgınlık uzun zaman kalmaz akılda ve siz beni seviyorsunuz.

Mutsuzken başkalarının mutsuzluğunu daha güçlü hissederiz; duygular parçalanmaz yoğunlaşır. Beyaz Geceler

Sevmek güzel birine aşık olmak değil o kişide bilmediğin bir zamanın beklenmedik bir anında kendini bulmaktır.

Birini terk etmeye karar verdiğinde o kararın altında yatan gerçek; aslında senin çoktan terkedilmiş olduğundur.

Bir anne için evladının kapısında durup ondan sadaka ister gibi sevgi dilenmekten daha onur kırıcı bir şey olamaz.

Bil ki insanın değerini varlığı değil yokluğu gösterir. Unutma yokluğu bir şey değiştirmeyenin varlığı gereksizdir.

İnsan hayata iki anlam yükler biri ağlarken diğeri gülerken ve tek bir kere kıymet bilir o da elindekini kaybederken.

İnsan bir şeyi elde etmek için çabalar. Onu elde edince de bir kenara atar. Gerçek değerini ise onu kaybedince anlar.

Hiçbir şeye şaşmamak çok akıllı olmanın belirtisidir derler; bence aynı ölçüde ve aynı güçte ahmaklık belirtisidir de.

Herkesin yanlış yaptığı şeyi sen doğru yaparsan; Herkesin yaptığı doğru senin yaptığın yanlış olur. Herkesin yolu ayrı…

Ne garip değil mi? Sevdiğimiz insanın her yalanında bir doğru sevmediğimiz insanın her doğrusunda bir yalan ararız.

Hayat bir sınavdır ama diğer sınavlara pek de benzemez. Çünkü bazen yaptığın bir yanlış tüm doğrularını götürebilir.

Dünya mı yıkılsın yoksa bir bardak çay mı içersin deseler. Ben çayımı içtikten sonra dünyanın canı cehenneme derdim.

Kimilerine derler ki: Bu sersem bundan adam olmaz. Bende diyorum ki: Ne yapsınlar peki yanlış hayat doğru yaşanmaz.

Güzel bir kadın göze iyi bir kadın kalbe hoş görünür. Birincisi pırlanta gibi ama geçici ikincisi mutluluk kadar gerçekçidir.

Bence şeytan diye bir şey gerçekte yoksa insanoğlu uydurmuşsa onu; kendine bakarak kendisini örnek alarak uydurmuştur.

Kim bilir insanların seni aşağılaması belki daha iyidir. Böylelikle hiç olmazsa kendilerini sevmek zahmetinden kurtarıyorlar.

Kalp bir kez kırıldı mı hiç kimseye aldırmaz ve hiçbir şeyi umursamaz. Belki mutluluğun sonu ama huzurun başlangıcıdır bu.

Düştüğünde yanında olan değil kalkman için el uzatan dosttur. Unutma kötü günde katkısı olmayanın iyi günde hissesi yoktur.

Kadını kalkındıran onu uçurumun dibine kadar yuvarlanmaktan koruyarak hayata yeniden doğmasını sağlayan biricik kuvvet aşktır

Bazen susarsın. Yenilmiş eksik ve yaramaz sanırlar seni. Unutma susan bilir ki konuştuğu zaman çoğu kimse sözlerini kaldıramaz.

İnsan daima başına gelen felaketleri sayar sevinçleri değil. Eğer saysaydı dünyanın kendisine yeterince mutluluk sunmuş olduğunu anlardı.

Hayatta elinden gelen her şeyi yapmadan seçtiğin kadını sevmekten vazgeçip onu gerçek karakteriyle görmeye başlamadan önce evlenme.

Herkes gerçekte olduğundan daha sertmiş gibi görünmeye çalışır sanki herkes açıkça dışa vurunca duygularıyla alay edileceğinden korkmaktadır.

Bir gün sana dair yazacak yer olursa o yerde ilk karşılaşmamızı anlatırım; Bu bir şey ifade etmeyen boş bir hikâyedir. Ama ben ondan tam bir piramit yaptım.

Bir kadın bakıyor pencereden mutsuz. Bir adam geçiyor karşı kaldırımdan umutsuz… Aşk tam ortada duruyor. Adam bakıyor. Kadın ağlıyor. Aşk geçip gidiyor.

Her mutsuzluğun ötesinde yine yaşam bekler. Ama insana özgü bir yeteneksizliktir yaşayamamak. Yoksa hangi balık boğmuş kendini hangi serçe atlamış damdan.

Şuna kesinlikle inanın ki halkını anlamayan onunla bağlarını koparan insan bunu yaptığı ölçüde yurduna inancını yitirir ya dinsiz olur ya da duygusuz bir odun.

Eğer sen başkalarından kendine saygı beklersen bu onlar için büyük bir şeydir. Sadece kendine saygı duyabilirsen diğerleri de sana saygı duymaya mecbur kalır.

Başarılı olmayı hedefleyen bir kimsenin başına gelecek zararları ve yıkımları da göze alması gerekir. Bu da sağlam bir kişiliğe sahip insanlarda bulunabilir ancak.

Buluşlar gerçekleştirenler dâhiler alanlarıyla ilgili çalışmalarının ilk yıllarında çoğu kez son yıllarında da toplum tarafından hep birer salak olarak görülmüşlerdir.

Amacına ulaşmak için hiçbir şeyi küçümseme tam ulaşamazsan bile dene; Belki başarırsın. Hepimizin güvenini bağladığımız şu belki hiç de azımsanmayacak bir umuttur.

Diyelim ki derin bir acım var karşımdakinin acımın ölçüsünü tam olarak öğrenmesi olanaksızdır. Çünkü o hiçbir zaman benliğime gitmez sadece bir başkası olarak kalır.

Ben hasta bir adamım. Gösterişsiz içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz ne hastalığımdan anladığım var ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.

İyi yürekli akılsız bir aptal kötü yürekli akıllı aptallar kadar mutsuzdur. Bilinen bir gerçek bu… İşte ben iyi yürekli akılsız aptalın biriyim. Sen de zeki kötü yürekli bir aptalsın. İkimiz de mutsuzuz ikimiz de acı çekiyoruz.

Bazı insanlar gülüşleriyle kendilerini büsbütün ele verirler siz de onun bütün iç yüzünü bir anda anlayıverirsiniz. Hatta hiç şüphe yok ki zeki bir gülüş bazen iğrenç olur iyi görebilmek için her şeyden önce içten olmak gerekir.

Üstün zekâlı insanlarda paradoksal düşünceler oluşur. Onlar yaşamları boyunca bu düşüncelerinden dolayı ıstırap çekerler. Ve düşünceleriyle birlikte yaşamanın bu denli acı verici hatta imkânsız olması için yüksek bir fiyat ödemişlerdir.

İnsanlar aptal olmasalar bile şunu söyleyeyim ki dehşetli nankördürler. Evet, hem de eşi bulunmaz bir nankör. Bana kalırsa insanı iki ayaklı nankör yaratık diye tarif edebiliriz. Bu kadarla yetinirsek en önemli kusuru unutmuş oluruz. İnsanın en büyük kusuru erdemsizliğidir.

İnsanlığa hizmet yolunda büyük işler başarmayı düşlüyorum sık sık gerçekten de insanların mutluluğu uğruna çarmıha gerilmeye bile giderim belki ama öte yandan bir insanla aynı odada iki gün yalnız kalmaya dayanamam bunu deneyimlerimden biliyorum. Bana yakın olunca kişiliği onurumu eziyor özgürlüğümü kısıtlıyor. Gelgelelim kişilerden nefret ettiğim ölçüde insanlığa olan sevgim artıyor.

Suç ve Ceza Kitabından 30 Alıntı

1. Suç ve Ceza

Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır.

Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!

Bir katilden daha cani insanlar gördüm. Umudumuzu öldürenleri gördüm.

Şeytan en çok tövbe etmiş insanla uğraşır. Çünkü, kaybettiği bir askerini tekrar kazanmak ister…

Burada insanın en ağrına giden ne biliyor musun? Onların yalan söylemeleri değil; yalan her zaman bağışlanabilir; tatlı bir şeydir çünkü yalan, insanı önünde sonunda gerçeğe götürür. Burada insanın ağrına giden şey, onların yalan söylemeleri değil, söyledikleriyalana kendilerinin de inanmaları.

Sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini! Evet, böyledir!

Nefrete sevgiden fazla güvenirim. Çünkü, nefretin sahtesi olmaz!

İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!

Yoksulluk ayıp değildir, doğru, ama sarhoşluk da erdem değildir kesinlikle. Fakat sefalet ayıptır. İnsan yoksul da olsa ruhundaki asaleti koruya bilir. Fakat, sefalete düşünce asla… Bir kimseyi sopa ile toplumun dışına atamazlar, daha da alçaltmak için süpürürler. Doğrudur da… Çünkü sefalete düşünce kendimi ilk suçlayacak benimdir. İnsan kendi yüzünden meyhaneye düşer.

Ağlaya sızlaya da olsa alışmışlar. İnsanoğlu denen aşağılık yaratığın alışamayacağı hiçbir şey yok galiba!

Dünyada herkesten çok kendini sev, çünkü dünyada her şey kişisel çıkarlara dayalıdır. Eğer bir tek kendini seversen, işini gerektiğince yaparsın, kaftanın da bölünmeden, bütünüyle senin üzerinde kalır. Bu arada ekonomi,bu bilimsel gerçeğe şunu ekliyor; Toplumda ne kadar çok insanın işleri yolunda olursa, diğer bir deyişle, kaftanlar ne kadar bütün kalırsa, toplumun temelleri de o kadar sağlam ve genel gidiş o kadar yolunda olur.

Ben yalanı severim! Yalan, insanların bütün öteki yaratıklara karşı biricik üstünlüğüdür! Yalan söylersin ve böylece gerçeğe ulaşırsın! Ben yalan söylediğim için insanım. Önceden on dört kez, hatta belki de yüz on dört kez yalan söylemeden hiçbir gerçeğe ulaşılmamıştır. Ve bu kendine göre onurlu bir iştir. Oysa biz yalanı bile kendimiz kıvıramayız! Bana bir yalan söyle, ama bu yalan senin olsun, senin uydurduğun bir şey olsun, alnından öpeyim! Kendine ait bir yalan, başkalarına ait gerçekleri tekrarlamaktan belki de daha iyidir. Birincisinde sen bir insansın, ikincisinde ise bir papağan! Biz şimdi neyiz? Biz şimdi ayrıcalıksız hepimiz, bilimde, gelişmede, düşüncede, buluşta, ülküde, istekte, liberalizmde, akılda, tecrübede, her şeyde, her şeyde, her şeyde daha kolej hazırlık sınıfındayız! Başkalarının aklıyla yetinmek hoşlarına gidiyor, alışmışlar bir kez!

Sıkıntı çekmek, insanı olgunlaştırır, terbiye eder.

Ben bir insanım, yanıldığım için insanım. En azından on dört defa hatta belkide yüz on dört defa yanılmadan insan hiç bir gerçeğe ulaşamaz.

İnsan aklı, algılaması, tutkuların tutsağı oluyor çoğu kez. Ben belki de ondan çok kendime kıydım…

Hepimiz bir parça deliyizdir. Şu küçük farkla ki, ‘hastalar’ bizden biraz daha delidirler. Burada bu küçük noktanın altını çizmek gerekir. Kusursuz insanlara gelince, doğrusu bunlar hemen hemen yok gibidir. On binde, belki de yüz binde bir rastlanır böylelerine, üstelik de oldukça zayıf örnekler olarak…

Son âna dek, bir insanı sırf iyilikten tavuskuşlarıyla süslerler, kötü bir şey gelmez akıllarına; madalyonun öbür yüzünü hissetseler bile, daha önceden kendilerine tek bir kelime etmezler; tek bir düşünceye saplanırlar; iki elleriyle birden uzaklaştırırlar gerçeği, ta ki süsledikleri kişi onlara kendi burnunu gösterinceye kadar.

İnsan ne kadar isterse istesin, unutması olanaksızdır. Her şeyin, geçilmesi tehlikeli olan bir sınırı vardır. Bu sınır bir aşıldı mı artık geriye dönüş yoktur

“Hayat, çok usta bir yalancı,” dedi Raskolnikov…

İnsan bazen öyle bir sınıra gelir ki, onu aşamaz mutsuz olur; aşar, bu kez belki daha mutsuz olur!

Kurnaz insanlar böylesi basit şeylerden tuzağa düşerler. İnsan ne kadar kurnazsa, basit şeylerden tuzağa düşürüleceğinden o kadar az kuşku duyar. Çok kurnaz bir insanı özellikle de en basit şeylerden tuzağa düşürmek gerekir.

Bu dünyadan insan insana ancak kötülük edebiliyor, anlamsız birtakım biçimcilikler nedeniyle bir damla olsun iyilik yapabilme hakkına sahip değiliz.

Senin en büyük günahın kendini boş yere öldürmen, kendini harcamandır. Böyle korkunç bir şey olamaz! Hem nefret ettiğin böyle bir çirkefin içinde yaşıyorsun, hem de bu davranışınla hiç kimseye en ufak bir yardımın dokunmadığını hiç kimseye en ufak br yardımının dokunmadığını, hiç kimseyi hiçbir şeyden kurtarmadığını biliyorsun. Bundan daha korkunç bir şey olabilir mi?

Her şey insanın içinde yaşadığı ortama, koşullara bağlıdır: Her şeyi belirleyen ortamdır, insansa bir hiçtir. 

Biliyor musun, o sıralar durmadan kendime şunu sorardım: Neden böyle aptalım ben? Madem başkaları aptal ve ben onların aptal olduklarını kesin olarak biliyorum, öyleyse neden onlardan daha akıllı olmak istemiyorum? Sonra, herkesin akıllı olmasını beklemenin çok uzun süreceğini anladım. Bir de bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini… İnsanların değişmeyeceğini, onları değiştirebilecek kimsenin bulunmadığını ve bunun için çaba göstermeye değmeyeceğini! Ya, böyle işte! Akılca ve ruhça kim sağlam ve güçlüyse, insanlara onun buyuracağını biliyorum artık! Kim daha yürekliyse, haklı olan da odur. Her şeyin içine tükürmekte, aldırmazlıkta en ileri gidenler, yasa koyucu olurlar. Herkesten daha gözü pek olan, herkesten daha haklıdır! Bugüne kadar böyle gelmiş, bu bundan sonrada böyle gidecek! Bu gerçeği ayırt edemeyenler kördür!

Ne tuhaf oluyor şu insanlar! Kimse, içinden mucize olduğuna inansa bile itirafa yanaşamaz! Siz bile, ‘Belki de yalnızca rastlantıdır,’ diyorsunuz: Kendi düşüncelerine karşı öyle büyük korkuları oluyor ki insanların, tahmin edemezsiniz!

Denginiz değilim efendim, dengesizim…

Sizi kime benzetiyorum, bilir misiniz? Cellatların elinde gülerek, parça parça olmaya katlanan kişilere.

Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.

Dünya hassas kalpler için cehennemdir.

Yorum yapın