Necip Fazıl Kısakürek Sözleri


Hayatı nezaret ve hapislerde geçen Edebiyat üstadımız Necip Fazıl Kısakürek sözlerini ve şiirlerini bir araya getirmeye çalıştık. Sosyal medya hesaplarınızda paylaşabileceğiniz en güzel Necip Fazıl Sözleri tek sayfa altında;

En Güzel Necip Fazıl Sözleri Kısa

En kapsamlı Necip Fazıl Kısakürek hakkında bilgilerin ve sözlerinin yer aldığı sayfadasınız. Sayfamızı inceledikten sonra küçük bir yorum bırakmayı unutmayınız.

Çile çekmeyen insandan adam olmaz..

Bu nasıl dünya, hikayesi zor.

Ağlayabilseydiniz; anlayabilirdiniz.

Konuşsam dilim yanar, sussam kalbim.

Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor!

Adamlık cinsiyet değil şahsiyet meselesidir.

Geçti, isteme gelmeni, Yokluğunda buldum seni.

Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur!

Bu gidişle, utanmaktan utanan bir nesil gelecek.

Sevdiğini belli et. Gizlemek başkalarına fırsat vermektir.

Gözler, ya merhamet ya da neferetin ışıldadığı bir kandildir.

Bir tohumda; gövdesi, dalları, yaprakları ve meyvesiyle bütün bir ağaç gizlidir.

Necip Fazıl Sözleri Resimli

Sevdiğini belli et… Gizlemek başkalarına fırsat vermektedir.

Yaşamıyoruz… Resimlerimiz, fotoğraflarımız kadar yaşamıyoruz.

Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz? Güneşe göç var da kalan biz miyiz?

Makyajlı abdest olan bir kadının; hayatı da güzeldir aslında!

7 Hristiyan bir danaya girmedikçe Çam ağacı süslemem.

Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz… “Yürüyeceğim” de bas ve yürü…

Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.

Çok sıkıldıysan hayattan bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir; Yaşamak güzeldir.

Bir gün akşam olur biz de gideriz, Kalır dudaklarda şarkımız bizim.

Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!

Kimileri vardır aşın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de aşağılıktır.

Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın…

Her ağızda, her telde fanilik diriltisi, sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı !!

Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.

Necip Fazıl Sözleri

Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken… Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken.

Benim ayağımın altıda müsait başımın üstüde nerde olacağını sen belirle..

Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu?

Necip Fazıl Kısakürek Dostluk Sözleri

Vicdanım mı yanacak? Şu anda her yerim yanıyor. Vicdanım nasıl olmuş da kurtulmuş.

Dostlarım malum! Düşmanımı tanımak istiyorum.

Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu.

Dostlarımı hiçbir zaman satmadım, çünkü hepsi beş para etmez çıktılar.

Kalacak kim var ki dost tomarından, ‘O’ var sana daha yakın şah damarından.

Allah dostu odur ki nefsine tek pay biçmez. Kırk yıl bir ekşi ayran özler de onu içmez.

Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten, affet, senden habersiz aldığım her nefesten.

Dostlarım ev eşyamdı, bir bir gitti diyorum. Artık boş odalarda ölümü bekliyorum.

İki zıt arasında hem bitişik zannettirecek kadar yakınlık, hem de sonsuzluk boyu uzaklık vardır.

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam. Alıp beni götürsün, tam 4 inanmış adam.

Sanırım, insanların her suçunda ben varım; günah uzun bir kervan, tâ ucunda ben varım!

Resimli Necip Fazıl Sözleri

Ağaçtan düşen yaprak nasıl “kurumaya” mahkumsa; gönülden düşen insan da “unutulmaya” mahkumdur. Necip Fazıl Kısakürek

Merhamet ekmek olsa da bütün aç insanlığa dilim dilim dağıtılsa, payına hiçbir şey düşmeyecek olan lanetli budur!

Can taşıyan, yüreği atan her yaratığa acıyın! Ağzından kemiğini çaldıran köpeğe, her parçası ayrı ayrı kıvranan solucana, tabanı yanan çakala… Hepsinin üstünde insana; buruş buruş beyni, alnı ve çenesiyle gözyaşı döken insana acıyın!

Necip Fazıl Kısakürek Kapak Sözleri

İnsanlar ikiye ayrılır, vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar.

Öyle insanlar vardır ki; lağıma düşseler lağımı kirletirler.

Aldığın nefesi bile geri veriyorsan hiçbir şey senin değildir.

Kendini dünyalar değerli sananlara kısa bir not; “Dünya beş para etmiyor.”

Hayvandan insana dönen yoktur ama, insandan hayvana dönen çoktur!

Bak da ibret al; yere düşen yaprağa, eskiden o da yukarıdan bakardı toprağa…

Öz anne-babasını huzur evine gönderip, evde, kedi köpek besleyen insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz.

Yalnız göze güvenen şu kör akılcıya bak! Başını kuma sokmuş deve kuşundan ahmak!

Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen, değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın.

İki çeşit insan vardır. Zaman geçtikçe hatalarıyla yüzleşen! Zaman geçtikçe yüzsüzleşen.

Deli, buna para derler, para! Şeref de bu, namus da bu, akıl da bu, hikmet de bu, sıhhat de bu, hayat da bu, dünya da bu, ahiret de bu, parrra!

Resimli Necip Fazıl Sözleri

Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici(!) Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?!

Görüyor musunuz ki, bir taklit, bir ırkın, bir ırktan devşirdiği özenti hareketler, o ırkı kendi içinde boğuyor ve büyük köreltiyor!

Basit kişiler hep ilgi görür, kaliteli kişiler ise hep yalnız kalır. Çünkü ucuz malın alıcısı çok olur. Necip Fazıl Kısakürek

Necip Fazıl Kısakürek Özlü Sözleri

Kendisinin dışına çıkmak isterken, birdenbire kendisine, hem de o zamana kadar hiç tanımadığı kendisine rast gelmiştir.

Bilemem, susarak ölmek mi hüner? Lisan çıldırıyor, dil nasıl döner?

Fakat kimse, müsbet ilimlerin atlı karıncasında sarhoş hale gelen insanın beklediği yeni ümit şarkısını besleyemedi.

Akıl, akıl olsaydı ismi gönül olurdu; Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu.

Sırma renginde pislik, dünyanın süsü püsü. Bende tek aziz eşya annemin baş örtüsü…

Tereddüt edersen bacakların seni taşımaz. “Yürüyeceğim” de, bas ve yürü…

Seni ilk tanıdığım zaman, bende bulduğun bir zaaf anının hüviyetini, daimi mahkumiyet elbisesi diye giydirdin.

Şair, madde değil de mana halinde cami kapılarının önünü dolduran Allah dilencilerinin en güzelidir.

Diz çök ey zorlu nefis, önümde diz çök! Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sen, bütün dalların birleştiği kök; biricik meselem, sonsuza varmak…

Zaman; Allah’ın eşya ve madde üzerine attığı bir ağdır. Bir balık ağı sanki… İçinde olmayan hiçbir şey yok. Her şey o ağın içinde, o ağın muhtevası…

Tohum saç, bitmezse toprak utansın! Hedefe varmayan mızrak utansın! Hey gidi küheylan, koşmana bak sen! Çatlarsan, seni doğuran kısrak utansın!

Necip Fazıl Üstad'ın güzel sözleri

En Güzel Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

Benim ayağımın altıda müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle…

Gençlik… Gelip geçti… Bir günlük süstü; nefsim doymamaktan dünyaya küstü.

Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti.

Yalnızım diye üzülmüyorum çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz…

İsterseniz hayat aşını verin; sayılı nimetler bal olsa yemem!

Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu?

Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen gel seni ayağından öpeyim!

Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.

Elindeyse zamana, dur, geçme diye dayat. Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat.

Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.

Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda, söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda.

Her fikir, her inanış, tek mevsimlik vesselam; Zaman ve mekan üstü biricik rejim, İSLAM.

İman, ihlas, vecd ve aşk, bunlar birer kelime… Kelimeyi boğardım verselerdi elime…

Hasret bir rüzgâr, kapı kapı aralar geçer; Gördüğüm her güzel şey, beni yaralar geçer…

Necip Fazıl Aşk Sözleri Resimli

Sizin oynadığınız uzun eşek birdirbir, Ya bizim ki o tek yol bir tanedir birdir bir..!

Akıl akıl olsaydı adı gönül olurdu, Gönül gönlü bulsaydı bozkırlar gül olurdu

Beni kimsecikler okşamaz madem, Öp beni alnımdan, sen öp seccadem.

Necip Fazıl Kısakürek Aşk Sözleri

Dostunu bulan aşk sonsuz ömürlü, sevgili bayatlar ama aşk yeni.

Aşk… Başımıza ne geldiyse aşkımızı kaybetmekten geldi.

Bir asfaltı her gün sulasan da sana çiçek veremez çünkü; asfaltın tabiatında güzellik yoktur.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar; ne kendisine yar, ne kimseye yar.

Ben de bir insanım. Hiçbir fevkaladeliğim yok. Bir kadere bağlıyım. Bir takım zaaflarla doluyum. Belki herkesten daha zayıf.

Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde, Allah’tan nasıl korkmaz, insan O’nu sever de…

Yaşayamıyoruz. Resimlerimiz, fotoğraflarımız kadar yaşayamıyoruz. Mendilimiz, gömleğimiz, potinlerimiz kadar yaşayamıyoruz.

Geminin tek kaptanı olur gerisi mürettebattır. Kalbinde tek sahibi olur gerisi teferruattır.

Kimileri vardır; aşkın en yücesine layıktır. Kimileri vardır; aşkın en yücesini versen de, aşağılıktır.

Allah’ım beni sıkma yoksa ne kadar merhametli olduğunu açığa vururum, sana tapacak tek kişi bulamazsın!

Kula kulluk etme! Unutma ki sen de kulsun. Ve kimseye gerektiğinden fazla önem verme! Yoksa, unutulursun.

En Güzel Necip Fazıl Sözleri

Necip Fazıl Sözleri Dini

Biz; Ayakları şişene kadar namaz kılan Peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz…

Her şeyden evvel bize dua nasip et, bizi duadan kesme Allah’ım! Duadan ve göz yaşından…

Dinin olmadığı yerde hiçbir şey yoktur; yokluk bile yok… Şiir ve sanatsa hiç yok!

Bir namazım, bir duam, bir de eski seccadem. Hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermayem.

Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin, doymak bilmeyen ümmetiyiz.

Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık; anla ki yok Allah’tan başkasıyla yakınlık.

Ben bir garip insanım. Ne tahtım var ne tacım. Tut elimden Allah’ım, yalnız sana muhtacım.

Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin, doymak bilmeyen ümmetiyiz.

Var mı Allah’tan yukarı, kabirden aşağı? Toparlan ruhum gidiyoruz, sen yukarı ben aşağı…

Güzel Allah’ım, senden ne gelecekse gelsin; sen ki, rahmetinle de, kahrınla da güzelsin…

İslamiyet, insanoğlunun topyekün vazife, memuriyet ve haklarını getirmiş, ruhta ve maddede bütün kemal ölçülerini sımsıkı bir ideolocya örgüsü şeklinde tamamlamış ezelî ve ebedî nizam…

Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır.

Yalnız Allah var! Var olan yalnız Allah! Her şey o kadar yok ki, yalnız Allah var! Allah öyle var ki, kendisinden başka hiçbir şey yok!

Çok sıkıldıysan hayattan, bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir; yaşamak güzeldir.

Resimli Necip Fazıl Sözleri

Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin!

Ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar. Kavuşmak nasıl olmaz mademki ayrılık var.

Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.

Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere, ayağım takılıyor yerdeki gölgelere.

Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin… Necip Fazıl Kısakürek

Tel tel ve iplik iplik dikseler de ağzımı; Tek ses duysalar; Allah… Yoklayanlar nabzımı.

Duayı kabul eden, dilekleri veren, vermeyi murad edince el açtıran, ancak sevdiği kuluna dua ettiren, sevmediklerinin elini ve dilini bağlayan ve kendisine yönelmekten alıkoyan Allah’ım! Bizi affet!

Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor, ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz.

Sana Allah’ın Resulü olarak, getirdiğin ölçülerin hepsiyle birden, bildiğim ve bilmediğim, anladığım ve anlayamadığım her emrini hak bilerek inanıyorum.

Necip Fazıl Kısakürek Kitap Alıntıları / Sözleri

Hatıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül! Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!

Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır; belki de benliğinden kaçabilene hazır.

Sade marka müslümanı kalacak olursak, ibadetlerimizi yerine getirdikten sonra vazifelerimizin bittiğini sanırsak, iman iddiasından utanmamız icab eder.

Sana şahdamarından daha da yakın Allah; günah mı dedin; ondan uzağa düşmek günah…

Hakikat, eğer hakikatse mutlaka her yeri kaplayacak ve ilerisi göründükçe esasta onu da kapladığı meydana çıkacaktır. Bizim hakikatimizse her türlü mekân ve mıntıka hasisliğinden mücerred ve münezzeh…

Resimli Necip Fazıl Sözleri

Şüphe, müthiş bir şey! Allah’tan başka her şeyden şüphe… Gördüğün, işittiğin, kokladığın, tattığın, dokunduğun her şeyden şüphe… Emniyet hissini aldığın her şeyden şüphe.

Gelin çocuklar, kumar masasına dizilip hep beraber ağlayalım! Sebep mi istiyorsunuz? Çok! Gündüzün bitişinde gece, düzlüğün berisinde ayrılık, ekmeğin ucunda açlık var diye katıla katıla ağlayalım!

Hasretim, her tümseğin, her çatının ardında; kelimenin üstünde, cümlelerin altında… Necip Fazıl Kısakürek

Mazlumun, kendinde kıyılana, zalimin de kendinde kıydığına ağlayın! Mazlumun hesabı görülür; ya zalimin kaybettiği?

Aferin oğlum, fikirlerine tamamiyle katılıyorum! Ve sonra ‘d’ sesi veren bazı kelimelerin ‘t’ ile yazılmasındaki sakilliğe işaret ederek dedi ki: Ömrümün sonunda, ismimin sonuna bir ‘it’ ilâve ettiler.

Hangi dert kaldı, söyle, bağrına üşüşmeyen, hangi ölümün şarkısı bu, dilinden düşmeyen?

Bilen ve bilmeyen her ferdimizle hepimiz dünyaya, bizzat Allah’ın ferman ettiği gibi, Allah’ı aramaya, bulmaya, onun sırları ve hikmetleri etrafında “körebe” oynamaya ve ona ibadet etmeye geldik.

Anlamlı Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

Gençlik, gelip geçti… Bir günlük süstü; nefsim doymamaktan dünyaya küstü. Eser darmadağın, emek yüzüstü; toplayın eşyamı, işim acele!

Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık. Yaşarken temiz kalsaydık, ölünce yıkanmazdık. Necip Fazıl Kısakürek

Cam gibi mücella ve pürüzsüz bir düzlük üstünde bütün fetihleriyle yükselen İslam… İnsanlar dalga dalga, Allah dininin kapısına doğru akıyor…

Mutlak mizanda kötülükle beraber, hiçbir iyilik yoktur ki, teraziye girmeyecek olsun.

Gördüm ki, akılla hiçbir yere varılmaz ve her şey aklın ötesindeki peygamberlik tavrına teslim olmaktan ibaret; böyle yaptım. Resulün ruh feyzine büründüm ve kurtuldum.

An oluyor bir garip duyguya varıyorum; ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?

“Allah hiçbir nefse gücünden fazlasını yüklemez.” Derin bir nefes aldı. Kurtulmuş muydu yoksa? Madem yükü bu kadar ağırdı, demek onu çekecek güce de sahipti…

Dünyanın en sert ve en yumuşak madeni; kalp… Ateşini bulsun; hemen değişir.

Ölüm her aklına geldiğinde “ah” edip “vah” edip inleme; bu halinle rabbimi incitmiş olacaksın. Ecel kapıyı çaldığı zaman evi telaşa verme; o geldiği zaman, sen çoktan gitmiş olacaksın.

Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; nihayet döne döne aynı noktaya vardım.

Artık bütün mantık hesaplarımı kaybettim! Hem de öylesine kaybettim ki, Amerika’da bir cinayet işlense de dünya çapında bir ses sorsa, “Katil kim?”… “Benim!” diye haykırabilirim!

Çilemizi bile bile, göre göre, doya doya doldurmadıkça kurtulamayız. Elverir ki ıstırap çekmeyi, acıya katlanmayı bilelim… Acı çeken, acı çekmeyi bilen, onu savmayı da bilecek olan demektir.

Sakın bu dünya, gözle görünür ve görünmez her şeyiyle doğacak bir çocuğu kandırmak için, bütün insanların birlik olup uydurduğu müthiş bir yalan olmasın? Ve sakın o çocuk ben olmayayım?

Kendimizi kendi içimizde; fert ve cemiyetimizi içinden ve dışından kucaklayarak kendi içimizde tamamlığa erdirmeden dışarıda gözü olmak, bu iç oluşa ihanettir. Ötesi, olduktan sonra düşünülecek iş…

Necip Fazıl Kısakürek Sevgi Sözleri

Sevdiğini belli et… Gizlemek başkalarına fırsat vermektir.

İnsan ne aptaldır! Mucize içindeyken mucize bekler.

Bana, yakan gözlerle, bir kerecik baktınız; Ruhuma, büyük temel çivisi çaktınız!

Gözüm aklım, fikrim var deme hepsini öldür! Sana çöl gibi gelen. O, diyorsa göldür!

Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur. Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur.

Kadından, kendisinde olmayanı isteriz; hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz.

İnsan sevme hissini israf etmemeli, kim ne kadar sevilmeye layıksa, onu o kadar sevmeli. Necip Fazıl Kısakürek

Ellerimi daha sık, daha sık! Yaşadığımı, hayatta olduğumu, senin olduğumu anlayayım… Ben kendimin değil, seninim!

İnsan kadınını ne kadar sevmelidir ki, nihayet onu aşacak ve Leyla’yı Mevla ile değiştirecek hale gelsin… Ve ondan sonra hem de kadınla el ele büyük rejime istidat kazansın…

Su çekildi, göründü sanki zamanın dibi, korkuyorum, bu akşam kıyamet varmış gibi…

Etkileyici Necip Fazıl Kısakürek Sözleri

Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü peygamber!

Gözüm aklım fikrim var deme, hepsini öldür. Sana göl gibi gelen o çöl diyorsa çöldür.

Bir kalbim var ki benim, sevdiğinden burkulur, Kahredenden ziyade, sevilenden korkulur.

Tek neşe bu dünyada, var olmanın sevinci; Ve tek ilim, varlığın bilinmeden bilinci…

Bu yük senden Allahım, çekeceğim, naçarım! Senden sana sığınırım, senden sana kaçarım…

Fezada “Allah diye bir şey yok” iddiası, Gel gör kaç füzeye denk, bir müminin duası.

Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes. Ey k*hpe rüzgar artık ne yandan esersen es..

Tutuşturanlar lügat kitabını elime, Bilsinler Allahtan başka bilmiyorum kelime.

Nefes alırken bile inkisar ve pişmanlık; Kimse edemez bana, benim kadar düşmanlık.

Kader, beyaz kağıda sütle yazılmış yazı, Elindeyse, beyazdan gel de sıyır beyazı…

Neye baksam aynı şey, neyi görsem aynı şey… Olan sensin, hey gidi hakikat sultanı hey!

Ne ağır imtihandır başındaki Sakarya Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

Halim açık denizde düdük çalan bir gemi, Kim duyar ötelerden haber veren bestemi.

Kapı kapı bu yolun son kapısı ölümse, Her kapıda ağlayıp o kapıda gülümse.

Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın, Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın.

Dağı tanıyan, nasıl tanımaz uçurumu? Madem ki yükseliş var, iniş olmaz olur mu?

Bir anlık emanete ne türlü övünelim, Gel, rahmet kapısında ağlaşıp dövünelim.

Öyle bir devim ki, hakikatte pireyim, Bir delik gösterin de utancımdan gireyim.

Aşk korkuya peçedir, korku da aşka perde Allah’tan nasıl korkmaz, insan onu sevse de.

Kadın; Hristiyanlıkta yol kesici bir engel, İslamda ise yol açıcı bir kanattır.

Anladım işi; San’at ALLAH’ı aramakmış, Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış.

Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar, Onu ‘İstanbul’ diye toprağa kondurmuşlar.

Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım.

Bir bölünmez ki, insan, onu zaman bölüyor; İnsan her an dirilip, her saniye ölüyor…

Ölüm güzel şey budur perde ardından haber Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?

Bu kasvet dünyasında kalmadı özlediğim, Namaz vaktinden başka anını gözlediğim…

Uyumak istiyorum başım bir cenk meydanı, Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı!..

Mutlu adam, dünyayı bir acıurbet bilen; Öz vatan pınardan, ölümü şerbet bilen…

İnsan, yaklaştığınca yaklaştığından ayrı; Belli ki; yakınımız yoktur Allah’tan gayrı.

İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa, İmha için de o kadar cehalet kafidir.

Hangi dağa tırmansam muradım ötesinde Murad bugün değil her günün ertesinde.

Necip Fazıl Kısakürek Şiirleri

Sakarya Türküsü

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar; birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük, küçük, kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakaryanın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah, eyvah, Sakaryam, sana mı düştü bu yük?
Bu dâva hor, bu dâva öksüz, bu dâva büyük!..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal.
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu ân;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağını assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!
Sakarya; sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşiyle ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya!..

Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?

Kaldırımlar

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık.
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn-cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor,
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler,
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor.
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi,
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi,
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta,
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum…
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta,
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum.

Ben gideyim yol gitsin, ben gideyim yol gitsin,
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler…
Tak tak ayaksesimi aç köpekler işitsin.
Yolumun zafer takı gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim.
Örtün üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya,
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya.
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi.

Necip Fazıl Kısakürek’in Hayatı

26 Mayıs 1904 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Necip Fazıl Kısakürek, Kahramanmaraşlı ailenin tek çocuğudur. Çocukluk yılları büyükbabasının Çemberlitaştaki konağında geçmiştir. 5 yaşındaki kız kardeşinin ölümünden sonra vereme yakalanan annesinden dolayı Heybeliada’ya taşınmışlardır. Bahriye Mekteb’nde öğrenci iken şiirle ilgilenmeye başlayan Kısakürek, İstanbul’un işgali sırasında annesiyle Erzurum’daki dayısının yanına gitti. Genç yaşta babasını kaybetti. Darulfunun’un Edebiyat Medresesi Felsefe Şubesine 1921 yılında girdi. Felsefe eğitimini yarıda bırakarak Paris’e gitmiştir. Paris’te başladığı eğitimini de yarıda bırakarak yurda geri dönüş yapmıştır. Çeşitli bankalarda çalıştı. İlk şiir kitabını 1925 yılında Örümcek Ağı adıyla yayımladı. 1928 yılında ikinci şiir kitabı Kaldırımlar yayınlandı. Fakat Kısakürek’in üne kavuşması Ben ve Ötesi’nin yayınlanmasından sonra oldu.

Nakşi şeyhi Abdülhakim Arvasi ile 1934 yılında tanıştı. 1936 ile 1943 yılları arasında Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nde, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’nde ve Devlet Konservatuarı’nda dersler vermiştir. 5 çocuğunun annesi Fatma Neslihan Balaban’la 1941 yılında evlendi. 1942 yılında yazdığı siyasi yazısı nedeniyle ilk hapis cezasını almıştır. 1943’de Büyük Doğu dergisini çıkardı, 1949 ‘da ise Büyük Doğu Cemiyeti’ni kurdu. Siyasi nedenlerle sıklıkla kapatılan ve toplatılan Büyük Doğu’nun olmadığı zamanlar günlük yazıları ve fıkraları çeşitli gazetelerde yayınlanmıştır. Ülkemizin çeşitli yerlerinde konferanslar vermiştir. Türk Edebiyat Vakfı tarafından 1980’de Şairler Sultanı, Batı Tefekkürü ve İslâm Tasavvufu eseriyle de 1982 yılında Yılın Fikir ve Sanat Adamı seçilmiştir. 1983 yılında vefat eden Necip Fazıl Kısakürek, Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Necip Fazıl Kısakürek’in Edebi Kişiliği

İl şiirleri Yeni Mecmua’da 1922 yılında yayınlanan Necip Fazıl Kısakürek, Hayat ve Varlık ile Mili Mecmua dergilerindeki yayınlanan şiirleri ile tanınmıştır. 17 sayı Ağaç dergisini 1929 ile 1936 yılları arasında çıkarmıştır. Büyük Doğu dergisini ise 1943 ile 1971 yılları arasında çıkardı, Yeni İstanbul ve Son Posta gazetelerinde yazarlık yapmıştır. 1928 yılında büyük ilgi gören Kaldırımlar şiirinden dolayı Kaldırımlar Şairi olarak anılmaya başladı. Özgün şiir anlayışından 1930’lu yıllarda kopan Necip Fazıl, mistisizmi İslami değerlere bağlayan, toplumsal ve dinsel bir kavga sanatına doğru yöneldi.

Şiiri, mutlak gerçeği yani Allah’ı arama yolunda sonsuz bir uğraş ve üstün bir algılama sorunu olarak gördü. Trajik öğelere ve sağlam bir dil yapısına dayanan mistik eğilimli şiirlerinde çağdaş insanların bunalımlarını işlemiştir. Cahit Sıtkı Tarancı, Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi birçok şairi etkilemiş olan Kısakürek, Türk şiirinde gizem rüzgarını estirmiştir. Şiirden Garip Akımının ortaya çıkmasıyla uzaklaştı. Düz yazılarına son derece güçlü fikirsel kurgu ve anlatım tekniği vardır.

Necip Fazıl Kısakürek’in Eserleri

Halk şiiri geleneğinden yola çıkan Necip Fazıl Kısakürek, biçim bakımından kusursuz olan şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır. Daha çok korku ve kaygı psikolojisine yer verdiği tiyatro oyunlarında güçlü bir yazım tekniği görülür. İnceleme, hikaye ve makale türü eserlerinde daha çok siyasi ve dinsel konuları almıştır.

Necip Fazıl Kısakürek’in eserleri:

  • Şiir: Örümcek Ağı, Kaldırımlar, Ben ve Ötesi, Sonsuzluk Kervanı, Çile ve Şiirlerim’dir.
  • Öykü ve Roman: Aynadaki Yalan, Kafa Kağıdı ve Ruh Burkuntularından Hikayeler’dir.
  • Tiyatro: Bir Adam Yaratmak, Künye, Tohum, Para, Reis Bey, Abdülhamit Han ve Namı Diğer Parmaksız Salih’tir.
  • Makale- Fıkra- Hatıra- Monografi: Namık Kemal, Çerçeve, Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil, Son Devrin Din Muhafızları, İhtilal, Hitabe, Yılanlı Kuyudan, Babıali, Hac, İman ve İslam Atlası

Çeşitli alanlarda eserler vermiş olan Necip Fazıl çok sayıda ödül almıştır.

Ödülleri:

  • Sabır Taşı ile 1947 yılında CHP Piyes Yarışması Birincilik ödülü
  • 1980’de 75.yıldönümü münasebetiyle Kültür Bakanlığı tarafından Büyük Kültür Armağanı
  • Türk Edebiyatı Vakfı tarafından Türkçenin Yaşayan En Büyük Şairi unvanı verilmiştir.

Yorum yapın