Abdülhamid Han’ın Unutulmaz Sözleri


Yaptığı bütün hizmetlerin üzeri örtülmeye çalışılan harika bir kişiliğe sahip Osmanlı Padişahlarından Abdülhamid Han‘ın günümüze ve geleceğe ışık tutan sözlerini siz değerli kullanıcılarımız için derleyeceğiz.

Sayfamızda Abdülhamid Han‘ın resimli sözleride yer almaktadır. Instagram, Facebook ve WhatsApp gibi popüler uygulamalarda en güzel Abdülhamid sözlerini paylaşabilirsiniz.

Abdülhamid Han Sözleri Kısa

Bizi yükselten, dinimize karşı duyduğumuz büyük aştır.

Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur.

Keşke ilmi insanlığın felahı için kullansaydınız savaş için değil!

Milletin kaderi milletin alnına yazılıdır!

Ben abdestsiz hiçbir devlet işine imza atmadım.

Kılıçla alınan vatan, para ile satılmaz.

Bilmek güzel şeydir. Hele haddini bilmek ise daha güzeldir.

Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!

Hak isteyenin hakkını verin. Baş kaldıranın başını kesin.

Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün.

Bu demiryolunu koruyacak iki şey var: İslam’ın hilali, Türk’ün yıldızı.

Beni evhamlı sanıyorlardı, hayır! Ben sadece gafil değildim, o kadar!

Abdülhamid Sözleri Kısa

Raylara keçe döşeyin, Paygamberimizin ruhaniyetini rahatsız etmeyiniz.

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.

İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım.

Osmanlı eğer Filistin’den çekilirse, orada kıyamete kadar kan durmayacaktır.

Allah bu hallere sebep olanları kahhâr ismiyle kahretsin. Şimdi devlet ne hale geldi.

İngilizler Osmanlı Halifesinin gücünü unuttukça onlara bunu hatırlatmak çok kolay.

Düşmanının kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır.

Filistin’i satın almak isteyen yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum.

Milletim bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir.

Mesele benim şahsıma hücum etmeleri değil, mesele devletimize hilafet makamına hücum etmeleri.

Unutulmaz Abdülhamid Han Sözleri

Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş (özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir.

Kırk yıl şu devletlerin birbirine düşmesini bekledim. Onlar birbirlerine düştü, şimdi ben tahtta değilim.

Biz can çekişen bir millet değiliz. Yatağından taşan bir nehire benziyoruz, bizi zinde tutabilecek yegane kuvvet islamiyettir.

Yeniden canlanmak için Avrupa medeniyetini taklit değil, gücümüzün esası olan İslamiyet’e dönmek gerekir.

Sultan Abdülhamid Han Sözleri

Padişah, İttihatçılar için şöyle diyordu: “Devleti on sene idare edebilirlerse ‘bir asır idare edebildik’ diye sevinsinler.

Ok atmayı öğrettiğim bir kimse dahi yok ki sonunda beni nişan almış olmasın!

Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim de bu toprakları ancak aldığı fiyata verir. Çünkü bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir!

Ben de bir silah alır, askerle beraber müdafaada bulunurum; ölürsem şehid olurum, ben zaten ölmüş bir adamım.

Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim. Biraderim hazretlerine (V. Mehmet Reşat) bağlılığımı arz ediniz. İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim! (Çanakkale Savaşı sırasında her ihtimale karşı saltanatı Eskişehir’e taşımaya hazırlanan ve Abdülhamit’i İstanbul’da bırakmayıp yanında götürmek isteyen Sultan V. Mehmet Reşat’a, Başmabeyinci Tevfik Paşa aracılığıyla gönderdiği cevap.

Bize harita çizip ömür biçenler bilsinler ki, Allah izin verdikçe, kainat devri daim ettikçe kimse bu millete pranga vuramayacaktır.

33 sene devletim ve milletim için çalıştım. Elimden geldiği kadar hizmet ettim. Hâkimim Allah, bunu muhakeme edecek ise Resulullah’tır. Bu memleketi nasıl bulduysam öyle teslim ediyorum. Hiç kimseye bir karış toprak vermedim. Hizmetimi ancak Allah’ın takdirine bırakıyorum. Ne çare ki düşmanlarım bütün hizmetime kara çarşaf örmek istediler ve muvaffak da oldular.

Savaş yalnız sınırlarda olmaz. Savaş bir milletin topyekün ateşe girmesidir. Eğer bu bütünlük sağlanmamışsa zafer tesadüfi, yenilgi kaderdir.

Doğrusunu isterseniz ben Türküm ama Türkçe havalardan ziyade alafranga havalar, operalar hoşuma gider. Çünkü Türkçe minördür. İnsana uyku getirir. Hem de bizim Türkçe dediğimiz makamlar Türkçe değildir. Yunan’dan Acem’den alınmıştır. Türk çalgısı davul zurnadır.

İngilizler dünde bugünde yarında dişini etimize geçiren çakaldır. Ya kurt olup çakalları kovalacağız ya koyun olup çürümeye mahkum olacağız.

Göreceksiniz yüzbaşım! İttihatçılar, İstanbul üzerine yürüyüşlerinden cesaret alarak bu devleti birtakım kötü serüvenlere sürükleyecekler, belki de Turancılık gayretiyle veya İslamcılık siyasetiyle korkarım ki hem Çarlık Rusya’sı, hem de Büyük Britanya İmparatorluğu ile aynı zamanda savaşa sokacaklardır.

Ben Bizans İmparatoru Konstantin’den daha az haysiyetli değilim. Biraderim hazretlerine (Sultan V. Mehmet Reşat) bağlılığımı arzediniz. İstanbul’dan çıkmam! Kendisinin de çıkmamasını atalarımızın şerefi adına istirham ederim!

Biz İstanbul’u Rumlardan zapt ettik. Fetih günü onlar matem tutmak isterler. Biz tezahürde bulunursak onların hissiyatını rencide ederiz. Benim zamanımda bir kere İstanbul’un fethi günü merasim yapmak istediler. Ben bu hissiyat noktasını nazara alarak müsaade etmedim. Bunlar hikmet-i hükümettir. Çünkü hükümet tebaasının hepsinin hissiyatını da rencide etmemeğe çalışmalıdır.

Payitaht Abdülhamid Sözleri

Ha kendi evlatlarım, ha millet farkı yoktur.

Abdülhamid Han Sözleri

Tarih değil, hatalar tekerrür ediyor!

İcabı halinde donanmayı kaybetmemek için canımı vermeye hazırım.

Millet birbirini kırıp geçireceğine bırakın beni öldürsün.

Bizi yükselten dinimize karşı duyduğumuz büyük aşktır.

Filistin’i satın almak isteyen Yahudileri kapımdan kovduğum için Allah’a şükrediyorum.

Cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder.

Düşmanın kurtuluş reçetesi öldürmek içindir. Esaretin bir çeşidi de borçlandırmadır.

Biz bu sahalardan çekilelim, emin olun ki buralar daimi karışık ve iğtişaş (özü kaybettirilmek istenen) sahalar haline gelecektir.

Sultan Abdülhamid Han Duası

Abdülhamid Han Duası (Video)

Hemen aşağıda Abdülhamid Han’ın hafızalardan silinmeyecek geçmişe, günümüze ve geleceğe ışık tutan duası;

Allahım helal etmiyorum!

Şahsımı değil, milletimi bu hale getirenlere, hakkımı helal etmiyorum!

Beni, benim için lif lif yolsalar, cımbız cımbız zerrelerimi koparsalar, sarayımı yaksalar, hanümanımı, hanedanımı söndürseler, çoluğumu gözümün önünde parçalasalar helal ederdim de Sevgili’nin (SalAllahu Aleyhi ve Sellem) yolunda yürüdüğüm için beni bu hale getiren ve milletimi ateşe atan insanlara hakkımı helal etmem!

Allahım! Mukaddes isimlerine kurban olduğum Allahım!

Osmanlı Padişahlarının Sözleri

Ya Âdil!

Bana “Kızıl Sultan” adını takan ve devrilmem için ellerinden geleni yapan Ermenileri, şimdi beni devirenlere parçalatıyorsun!

Bu cellatları da, kim bilir, kimlere parçalatacaksın?..

Fakat yâ Rahman!..

Adaletinle tecelli edersen hepimiz kül oluruz!

Bize acı!

Resûlünün, Sevgilinin, Kainatın Efendisinin nurunu kaydeder gibi olduğu için bu hale gelen millete, rahmetinle, fazlınla, lütfunla tecelli et!

Yâ Kâdir!

Kundaktaki yavruyu gagasına almış, kaçıran leş kuşunu düşürüp çocuğu kurtarmak ancak senin kudretine sığabilir. Leş kuşlarının gagasında kundak çocuğuna dönen milletimi kurtar Allahım!

Ya Ma’bud !..

Ömrümde tek vakit farz namazı kaçırdığımı hatırlamıyorum!

Ama tek vakit namazım olduğunu iddiaya da nefsimde kuvvet bulamıyorum!..

Huzurunda eğileceğime kaskatı kalıyorum ve duada ruh teslim edeceğime yatağımda kıvranıyorum! Sana kulluk gösteremeyen bu kulunu affet Allahım!Eğer, yılları tesbih dizisince süren hükümdarlığımda Seni bir kere anabildim, Resûlüne bir an bağlanabildimse, duamı, o bir kere ve bir an yüzü suyu hürmetine kabul et!

Yâ Sübhan!

Şu titrek elleri, Kıyamet gününde sana “Ümmetim, ümmetim!” diye yalvaracak olan Habibinin eteğinde, şimdi “Milletim, milletim!”diye dilenen bu ihtiyarın duasını geri çevirme! Milletimi evvelâ “Ba’sü ba’de’l-mevtsiz” bir ölümle yok etmeye götüren sahte kurtarıcılar ve sahte kurtuluşlardan kurtar; ve ona bir gün gelecek kurtarıcıları, gerçek kurtuluşu nasib eyle!..

Benim artık bu dünya gözüyle görebileceğim hiçbir saadet ümidim kalmadı.

Bari felâketi olsun bana daha fazla gösterme Allahım!

Ayakta duramaz, haldeyim!

Vadem ne gün dolacak Allahım?..

Yorum yapın