Cemil Meriç Sözleri


Sayfamızda kısa, anlamlı ve etkileyici Cemil Meriç sözlerini itina ile düzenledik ve sayfamıza ekledik. Eğer sizde Cemil Meriç hakkında detaylı bir araştırma yapıyorsanız detayları sayfamızda bulabilirsiniz.

En Anlamlı Cemil Meriç Sözleri

İdeolojiler, uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.

Kitap, zekayı kibarlaştırır.

Bir ideal için ipe çekilmek, ölümlerin en güzelidir.

Ulu çamlar fırtınalı diyarlarda yetişir.

Tarihi yaratan, fertle yığın arasındaki anlaşmazlık.

Yığın düşünmez, maruz kalır.

Biterek ölmek güzel şey, başlamadan ölmek korkunç.

Duygunun asaleti, kuvvet ve isabetindedir.

Din, Avrupa için bir afyondur, bütün ideolojiler gibi.

Deha tabiatın en tehlikeli armağanı.

Acıları dev aynasında büyüten rezil bir hassasiyetim var.

Cinayete ses çıkarmayan caninin suç ortağıdır.

İnsanlık daima kötü oyuncaklar peşinde koşan bir çocuk.

Kendini tanımak, marifetlerin marifeti.

Hiçbir zafer umulanı getirmez, hiçbir bozgun mutlak değildir.

Aydınların aydınlatmadığı halkı, soytarılar aldatır.

Her büyük adam kucağında yaşadığı cemiyetin üvey evladıdır.

Bilgi, sonu gelmeyecek olan bir fetihtir.

Artık herhangi bir hayale kucak açamayacak kadar yorgunum.

Güneş ülkeleri aydınlatır, sözler milleti.

Sol ve sağ. Çılgın sevgilerin ve şuursuz kinlerin emzirdiği iki ifrit.

Kitaptan değil, kitapsızlıktan korkmalıyız.

Vatanlarını yaşanmaz bulanlar, vatanlarını yaşanmaz’ laştıranlardır.

Bizler ki aynı kitaba baş eğmiş insanlarız. Bizden ala akraba mı olur?

Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.

Cemil Meriç Siyaset Sözleri

Evladım bu ülkede sağcı solcu ilerici gerici yoktur. Namuslular ve namussuzlar vardır. Siz namuslu lardan olunuz. Göreceksiniz, çok kalabalık olacaksınız.

Birbirini bütün tedaileriyle karşılayan iki kelimeye ne aynı dilde rastlarsınız ne iki ayrı dilde.

Bu çökmeye hazır medeniyet üç sütün üzerinde duruyor; süngü, açlık, fuhuş.

Kendi gerçeğimizi kendi kelimelerimizle anlayıp anlatmak, her namuslu yazarın vicdan borcu.

Mütercim, mutlak’ı arayan bir çılgın, “felsefe taşı”nı bulmaya çalışan bir simyagerdir.

Namaz kılan bir toplumun psikolijiye, zekat veren bir toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur.

Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.

Çatışmasız toplum beraber otlayan, beraber geviş getiren adsız bir sürü.

Sağ ve sol: Anladım ki bu iki kelime, aynı anlayışsızlığın, aynı kinlerin, aynı cehaletin ifadesidir.

Yaşayanları yöneten ölülerdir. Demek ki öldürülmesi gereken ölüler de var.

Her toplum bir kitaba dayanır: Ramayana, Neşideler Neşidesi veya Kur’an: Senin kitabın hangisi?

O kadar yalnızdım ki karanlıklardan İblis’in eli uzansa minnetle sıkardım.

Gerçek hükümdarlar, ebedi hükümrandırlar. Hazineleri yağma edildikçe zenginleşirler.

Nereye gidersen git, bulacağın aydınlık, zihninin aydınlığı kadar olacaktır.

En Güzel Cemil Meriç Sözleri

Ormanı görmedin. Ağacı görmedin. Rüzgârın önüne savurduğu birkaç kuru yaprağı insan zekasının bütünü sanıyorsun.

Kültür, kaypaklığı, müphemiyeti ve seyyaliyetiyle Avrupa’dır. Tarif edilmeyen, edilemeyen bir kelime.

Olgunlaşmak kalbin daha hassas, kanın daha sıcak, zekânın daha işlek, ruhun daha huzurlu olması demek.

Yemin ederim ki, dünyanın bütün toprakları bir tek insanın kanını akıtmaya değmez.

Murdar bir halden muhteşem bir maziye kanatlanıp uçmak gericilikse, her namuslu insan gericidir.

Değişiklik olmayan yerde, hayat yoktur. Keşke düşünceler de insanlar kadar çoğalabilse.

İnsanlar sevilmek için yaratıldılar. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmalarıdır.

Sevgi garip bir yangın. Yaşaması için büyümesi gerek. O yangına her şeyini atacaksın; zamanını, gururunu, dehanı!

Her aydınlığı yangın sanıp söndürmeye koşan zavallı insanlarım: Karanlığa o kadar alışmışsınız ki yıldızlar bile rahatsız ediyor sizi!

Hafızaya çakıl taşı gibi saplanan bilgi kırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür.

Düşünceye câzip ve parlak bir biçim vermek küçültür düşünceyi. Büyük yazar içinden gelen sesi olduğu gibi haykırandır. Kelimeleri kullanırken avamın hoşuna gidip gitmeyeceğini düşünmez.

Tabular tabular! Her adımda şuura dur emrini veren bir jandarma neferi. Her kapının arkasında, elinde bıçak, bekleyen bir harem ağası. Düşünme! Düşüneni iftiranın ve sefaletin lağımında boğduktan sonra ellerimizi yıkayıp, efendim bizde filozof yetişmiyor diye ah u vahlar.

Dahi, münzevi bir yıldız; anasız doğan çocuk, anasız doğan ve zürriyetsiz ölen. Zirveden zirveye akseden şarkı.

Her çağ kendi kelimelerini söyletmiş kelimeye; her demagog kendi yalanlarını.

Kelime: Senin yıldızların kelimeler söyle raksetsinler alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin. Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade. Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler. Yıldızlar Tanrı’ya yetmiş mi? Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven. Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.

Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir.

Polemik zekaların savaşıymış. Zekalar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı. Ve her mübariz kendi cephesinde muzaffer.

İnsanlar hür doğarlar, eşit haklara sahiptirler; hiçbir hülya bana bu kadar çocuksu, bu kadar anlamdan yoksun gelmemiştir.

Türk aydını yangından kaçar gibi uzaklaşıyor memleketten. Hayır kirlettiği bir odadan kaçar gibi.

İngiliz hodgamdır. Bir millet değil de bir yığın. Yığın düşünmez, mâruz kalır. Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre. Ateşi yükselince arslanlaşır, nöbet geçirince her mukaddesi unutuverir.

Vakit geçmiyor diye şikayet ederiz. Neyin geçmesini istiyoruz? Hayatın. Ve hepimiz ölümden korkarız.

Aydın olmak için önce insan olmak lâzım. İnsan mukaddesi olandır. İnsan hırlaşmaz, konuşur, maruz kalmaz, seçer. Aydın kendi kafasıyla düşünen, kendi gönlüyle hisseden kişi. Aydını yapan; ‘uyanık bir şuur, tetikte bir dikkat ve hakikatın bütününü kucaklamaya çalışan bir tecessüs.

Aşk bir teslimiyettir bir eriyiştir. Yeniden doğmak için uyanıştır. Aşkın bütün sırrı iki kelimede varlığından soyunmak.

En Güzel 5 Cemil Meriç Şiiri

En anlamlı Cemil Meriç şiirlerini sayfamızda derledik. Anlam ve asalet yüklü bir şiirleri şimdi incelemeye başlayabilirsiniz;

Yolcu

Bugün son sinek de soğuktan öldü
Son gül soldu,son yaprak döküldü
Ay bulutların içine gömüldü
Son ahbap da diyar-ı ahirete göçtü
 
Bir bu heyhula kaldı buracıkta
O da ölümünü bekliyor küçük bir odacıkta
Bir damla su misali küçük bir kovacıkta
Bir mezardır istediği kdüz bir ovacıkta
 
Halini soran yok mu bu kimsesize
Sorarlar bir gün bunun hesabını size
Muhtaç bu garip bir çift söze
Basar bağrını küçük bir köze

Kelime..

Tanrı, yıldızlarla oynayan bir çocuk.
Senin yıldızların kelimeler, söyle raks etsinler, alev saçlarıyla sonsuz bahçesinde hayallerinin.
Kelime ormanda uyuyan dilber; şair uzaklardan gelen şehzade.
Öyle seveceksin ki kelimeleri, sana yetecekler.
Yıldızlar tanrı’ya yetmiş mi?
Kelimeler benim sudaki gölgem, okşayamam onları, öpemem. Bir davet olarak güzel kelime ve muhterem. Gönülden gönüle köprü, asırdan asıra merdiven.
Kelime kendimi seyrettiğim dere. Kelime sonsuz, kelime adem.

Hüzünlü Gurbet

Güz mevsiminin ortasındayız
Dağların tepelerinde kar var
Kar bir yük gibi binmiş dağlara
Benim hüzünle yüklendiğim gibi adeta
Dağ nice yükler kaldırır daha
Oysa ben
Diyar-ı gurbette
Küçük bir han odasında
Mum ışığının altında
Bilmem daha ne kadar yük kaldırabilirim
Bilmem daha ne kadar dayanabilirim gurbete
Hüzünlü Gurbete
Karlar eridiğinde mi kavuşurum acaba
Geride bıraktığım ahbaba
Kader güldürür benim de yüzümü elbet
Biter elbet bu Hüzünlü Gurbet

Jurnal’dan Seçmeler 2

“Yaşamak veya yaşamamak. Yıllardır bu iki zıt arzunun pençesindeyim. Hayat,
acılarımın sisli camı arkasında kâh bir kâbusa, kâh bir heyulaya benziyor. Bazen
komedilerin en adisi. Bazan trajedilerin en dayanılmazı. Ve içimdeki cehennemden
habersiz bir dünya..

Kitaplardı benim oyuncağım. Onları elimden aldılar. Önce insanlar aldı, sonra
kendileri kaçtılar benden. Ve kadınlar ki, ölüm kadar güzeldiler.

Duyguları kapıda bekletiyorum. İçerde yabancılar var. Kapıyı açtığım zaman,
kimseyi bulamıyorum dışarıda..

Yaşamak bir fırtınaya kapılmak, yanmak, ağlamak yani sevilmek. Yaratmaksa
mumyalaşmak, fırtınanın yani hayatın dışında kalmak yabancılaşmaktır.

Bi Çare Aşık

Seni düşünüyorum gecenin sessizliğinde
Bir ateş yanıyor ruhumun derinliklerinde
Hayallerinle besleniyor bu ateş
Ben ölsem de hiç sönmeyecek bu ateş
 
Bir an kaybolsan hayalimden
Olur bu dünya bana cehennem
Ne zaman biter bu aşk bilmem
Sensiz olamam bir an bile ben
 
Hani hasret kalır ya toprak suya
Hasretim sana toprak misali
Ne mecnunlar gördü bu dünya
Leyla olmazsa zindan misali

Cemil Meriç'in Kısaca Hayatı

Cemil Meriç’in Hayatı

Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde 12 Aralık 19176 yılında doğan Cemil Meriç, Hatay Lisesi mezunudur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümüne girmiştir. Fakat yüksek öğrenim hayatını tamamlayamadan Hatay’a geri dönmek zorunda kalmıştır. Bir müddet ilkokul öğretmenliği, Tercüme Kalemi’nde reis muavinliği ve Nahiye müdürlüğü yapmıştır. İstanbul Üniversitesi’ne devam ederek Edebiyat Fakültesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirmiştir. Fransızca öğretmenliği yapan Cemil Meriç, 1955 yılında görme yeteneğini kaybetmiştir. Görememesine rağmen kızının ve öğrencilerinin yardımı ile çalışmalarını ölümüne kadar devam ettirmiştir. İstanbul Üniversitesi’nde görev yapan ünlü yazar 1974 yılında emekli olmuştur. İstanbul’da 13 Haziran 1987 yılında vefat etmiştir.

Cemil Meriç’in Edebi Kişiliği

Son dönem Türk düşünce hayatının en önemli isimlerinden biri olan Cemil Meriç, 1928 yılında Yeni Gün gazetesinde çıkmaya başlayan yazıları ile edebi hayata adımını atmıştır. Değişik dergilerde birçok yazısı çıkmış ve çok sayıda kitap yazmıştır.

Cemil Meriç’in edebi kişiliği kısaca;

  • Batı medeniyetinin temellerini araştırmış, Doğu ile Batı’yı çok iyi tanımıştır.
  • İleri derecede Fransızca bilen ve Fransızca tercümeler yapan sanatçı, dil konusuna büyük önem vermiş ve dilin milletin özü olduğunu savunmuştur.
  • Eserlerinde, tarihten edebiyata, sosyolojiden felsefeye kadar birçok alanda düşüncelere yer vermiştir.
  • Çok sayıda araştırmacıya özgün düşünceleri ile kaynaklık etmiş olan Cemil Meriç, yazdığı eserleri çarpıcı bir dille ve etkileyici üslupla yazmıştır.
  • Doğu ve Batı kültür hazinelerinin zenginliğine eserlerinde ayrıntılı yer vermiştir.
  • Sosyoloji alanında çok değerli ve etkili araştırmalar yapmıştır.
  • Victor Hugo ve Balzac gibi yazarların eserlerini Türkçeye çevirmiştir.
  • Her düşünceye açık olan sanatçı, durmadan öğrenen, öğrendiklerini akıl süzgecinden geçiren, akıl süzgecinden geçirdiklerini insanlara öğretmek için uğraşmıştır.

Cemil Meriç’in Eseleri

Deneme, makale, inceleme ve araştırmaları ile tanınan Cemil Meriç çok sayıda eser bırakmıştır. Başlıca eserleri:

-Umrandan Uygarlığa (1974)
-Kırk Ambar (1983)
-Hint Edebiyatı
-İlk Sosyolog
-Saint Simon
-Bu Ülke
-Bir Dünyanın Eşiğinde
-İlk Sosyalist
-Bir Facianın Hikayesi
-Mağaradakiler
-Kültürden İrfana
-Işık Doğudan Gelir

Kırk Ambar eseriyle iki kere Türkiye Milli Kültür Vakfı ödülü almış olan Cemil Meriç, Ankara Yazarlar Birliği Derneği’nin Yılın Yazarı ödülünü, Kayseri Sanatçılar Derneğinden İnceleme, Türkiye Yazarlar Birliğinden Kültürden İrfana eseriyle Yılın Fikir Eserleri ödülünü almıştır.

Yorum yapın